NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
20 - (1653) حدثنا
يحيى بن يحيى
وعمرو الناقد
(قال يحيى: أخبرنا
هشيم بن بشير
عن عبدالله بن
أبي صالح. وقال
عمرو: حدثنا
هشيم بن بشير.
أخبرنا
عبدالله بن
أبي صالح) عن
أبيه، عن أبي
هريرة. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (يمينك
على ما يصدقك
عليه صاحبك).
وقال عمرو
(يصدقك به صاحبك).
[ش
(يمينك على ما
يصدقك عليه
صاحبك. وفي
الرواية
الأخرى:
اليمين على
نية المستخلف)
قال الإمام
النووي، رضي
الله عنه: هذا
الحديث محمول
على الحلف
باستحلاف
القاضي. فإذا
ادعى رجل على
رجل حقا، فحلفه
القاضي، فحلف
وروى فنوى غير
ما نوى القاضي
- انعقدت
يمينه على
نواه القاضي.
ولا تنفعه
التورية. وهذا
مجمع عليه].
{20}
Bize Yahya b. Yahya ile
Amru'n-Nâkıd rivayet ettiler. Yahya: Bize Hüseyin b. Beşîr, Abdullah b. Ebî
Sâlih'den naklen haber verdi, dedi. Amr ise: Bize Huşeym b. Beşîr rivayet etti,
dedi. (Demişki): Bize Abdullah b. Ebî Salih, babasından, o da Ebû Hureyre'den
naklen haber verdi. Ebû Hureyre şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem):
«Senin yeminin arkadaşın
seni ne üzerine tasdik etti ise ona göredir.» buyurdu.
(Râvi) Amr: «Arkadaşının
seni kendisiyle tasdik ettiği...» dedi.
21 - (1653) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا يزيد بن
هارون عن
هشيم، عن عباد
بن أبي صالح،
عن أبيه، عن
أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (اليمين
على نية
المستحلف).
[ش
(يمينك على ما
يصدقك عليه
صاحبك. وفي
الرواية
الأخرى:
اليمين على
نية المستخلف)
قال الإمام
النووي، رضي
الله عنه: هذا
الحديث محمول
على الحلف
باستحلاف
القاضي. فإذا
ادعى رجل على
رجل حقا، فحلفه
القاضي، فحلف
وروى فنوى غير
ما نوى القاضي
- انعقدت
يمينه على
نواه القاضي.
ولا تنفعه
التورية. وهذا
مجمع عليه].
{21}
Bize Ebû Bekir b. Ebi
Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Hârûn, Huşeym'den, o da Abbâd b.
Ebî Sâlih'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayette bulundu.
Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Yemîn, yemîn isteyenin
niyetine göredir.» buyurdular.
İzah:
Bu hadisi Tirmizi
ahkam; Ebu Davud, eyman da tahric ettiler
Nevevî şunları
söylemiştir: «Bu hadîs, hakimin yemin istemesiyle edilen yemine hamlolunmuştur.
Bir adam birinden bir hak da’va eder de hakim yemîn ettirir ve yemîn eden şahıs
niyetini gizleyerek hakim’in maksadından başka bir şey niyet ederse yemîni
hakim’in niyetine göre mun'akid olur; niyetini gizlemesi ona bir fayda vermez.
Bu bilittifak böyledir. Delili bu hadîs ve icma’ dır.
Fakat hakim istemeden
yemîn eder de niyetini gizlerse bu ona fayda verir; ve ister yemîn istenmeden
doğrudan doğruya, isterse hakim ve onun naibi olmayan biri tarafından vaki
teklif üzerine yemîn etmiş olsun yeminin’den dönmüş olmaz. Hakim’den başka
yemîn talep edenin niyetine itibâr yoktur.
Hâsılı yemîn bütün
hallerde yemîn eden kimsenin niyetine bağlıdır. Bundan yalnız kendisine
teveccüh eden bir davada hakim ile onun naibinin yemîn istemeleri müstesnadır.
Bu yemîn (edenin değil) istenenin niyetine bağlı olur. Bu hadîsten murâd budur.
Ama hâkim huzurunda onun teklifi olmaksızın bir dâvada biri yemîn ederse burada
yemîn sahibinin niyeti mu'teber olur. Bu hususta Allah'a yemîn etmekle kadın
boşamaya veya köle azadına yapılan yemîn arasında fark yoktur. Şu kadar var ki,
kadın boşamaya veya köle azadına yemîn vermeyi hâkim teklif ederse niyetini gizlemesi
kendisine fayda verir; ve yemîn edenin niyetine itibâr olunur; çünkü hâkimin bu
gibi şeylere yemin ettirmeye hakkı yoktur. O yalnız Allah'a yemîn teklif
edebilir.
Şunu da bilmeli ki,
niyet gizlemekle yeminden dönülmüş olmazsa da bunu bir kimsenin hakkını iptal
edecek yerde yapmak caiz değildir. Bu mesele de ulemâ arasında ittifâkîdir. Bu
tafsilât İmam Şafiî ve arkadaşlarının mezhebidir.
Kaadî iyâd, İmam Mâlik
ile arkadaşlarından bu bâbta ihtilâf ve tafsilât nakletmiş ve şöyle demiştir:
Bir kimse kendisinden yemîn istenmeden ve yeminine bir hak teallük etmeden
yemîn verirse sözü kabul edilip niyetine göre hüküm olunacağında ulemâ arasında
hilaf yoktur. Fakat bir hak veya vesika için birine kendiliğinden yahut hâkimin
hükmü ile yemîn ederse yemininin zahirine göre hükmolunacağında da hilaf
yoktur.
Meselenin yemîn sahibi
ile Allah arasındaki hükmüne gelince: Bazıları, yemîn eden kimin için verildi
ise onun niyeti mu'teberdir, demiş; bir takınılan yemîn edenin niyeti mu'teber
olacağını söylemişlerdir. Hattâ: Yemîn teklif edilmişse kimin için yemîn
verilirse onun niyeti, teklif edilmeden yapılmışsa yemîn edenin niyeti mu'teber
olur, diyenler de vardır. Abdülmelik ile Suhnûn'un kavilleri budur. îmam Mâlik
ile Îbni'l-Kaasim'in zahir olan kavilleri de budur. Bunun aksine kail
olduklarını söyleyenler de vardır, ki bunu Yahya Îbni'l-Kaasim 'den rivayet
etmiştir. Bâzıları: Yemîn edenin aleyhine hükmolunmayacak husûsatta niyeti
kendine fayda verir; aleyhine hükmoîunacak hususta ise kendiliğinden yemîn
etmesiyle teklifli yemîni birbirinden ayrılır, demişlerdir. Bu kavil dahî
Ibni'l-Kaasimden rivayet olunmuştur.
îmam Mâlik'ten
nakledildiğine göre: Hile ve kurnazlık yolu ile yapılan yeminin sahibi
günahkârdır; yemîni de bozulmuştur, özürden dolayı yapılanda beis yoktur. îbni
Habîb'in İmam Mâlik'ten rivayetine göre hile yolu ile yapılan yeminde yemîn
sahibinin niyeti, bir hak uğrunda yapılanda kimin için yemîn edilirse onun
niyeti mu'teber olur. Başkasının hakkına teallûk eden yeminde sahibi niyetini
gizlese bile günahkâr olacağında hilaf yoktur.